“On Beşinde Gelin” – Bir Çocuk Gelinin Hikayesi

“On Beşinde Gelin” – Bir Çocuk Gelinin Hikayesi

Ayşe, on beş yaşına bastığında, arkadaşlarıyla okul bahçesinde sek sek oynaması gerekirken, beyaz bir duvakla aynanın karşısına dikilmişti. O gün, aynadaki yüz kendisine yabancıydı. Çocuk yüzüne sürülen ağır makyaj, onu olduğundan yaşlı gösteriyordu.
Annesi, “Artık kocaman kız oldun,” demişti. Oysa Ayşe, hâlâ babasının dizine başını koyup masal dinlemek isteyen bir çocuktu.

Nikâh günü herkes gülüyordu, sadece Ayşe susuyordu. Kalabalığın içinde kimse o sessizliğin çığlık olduğunu fark etmedi.
Küçük parmaklarına geçirilen altın bileziklerin ağırlığı, sanki omzuna yüklenen sorumlulukların sembolüydü. Oysa o, sadece on beş yaşındaydı — hâlâ saçlarını iki örgüyle bağlayan bir çocuk. Köyde “kısmet” deniyordu buna. “Kız kısmı erken gider, nasibi buymuş.”
Ama kimse Ayşe’ye sormamıştı; gitmek ister misin diye.

Ekran goruntusu 2025 10 17 120350

Yeni evinde duvarlar kalındı, ama içindeki ses onlardan daha yüksekti. Geceleri ağlarken kimse duymasın diye yastığını ısırıyordu. “Karı ol” demişlerdi ona, ama o daha çocuk olmayı bitirememişti.
Okul defteri, çeyiz sandığının dibinde unutulmuştu.
Her sabah, “keşke okula gitsem” diye içinden geçiriyor, ama sonra sobaya odun taşımaya devam ediyordu.

Ayşe artık 20 yaşındaydı. Beş yılda bir değil, on yılda yaşanacak şeyleri yaşamıştı.
Kucağında bebeğiyle aynaya baktığında, gözlerinin altındaki çizgiler 20 yaşına ait değildi.
Bir gün televizyonu izlerken, bir psikolog çocuk yaşta evliliklerin “istismar” olduğunu söyledi.
Ayşe o an dondu kaldı.
Kendine ilk kez o kelimeyle baktı: istismar.
O an anladı ki, yaşadıkları kader değilmiş; bir adaletsizlikmiş.

Bir gün cesaretini topladı. Bebeğini kucağına aldı, köy minibüsüne bindi ve şehirdeki kadın danışma merkezine gitti.
O günden sonra, hayatını yeniden kurmak için adım attı.
Okuma-yazma kursuna başladı. “Ben de okuyacağım” dedi.
Artık kendi hikâyesini yazmak istiyordu.
O hikâyede ne zorla evlilik vardı, ne de susmak. Ne yazık ki Ayşe’nin hikâyesi sadece bir kurgu değil — birçok kız çocuğu hâlâ benzer hayatlar yaşıyor.
Erken yaşta evlilik, çocukların eğitim, sağlık ve güvenlik haklarını elinden alan bir insan hakkı ihlalidir.
“Gelin” değil, çocuk olduklarını unutmamak gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir