Anadolu Masal Anlatıcılığı Etkinliğinde Neler Yapılır?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4 saatlik eğitimi olan Anadolu Masal Anlatıcılığı, oldukça ilgi çekici etkinliklerden biridir. Toplamda 4 saati kapsayan bu etkinlik, çocukları sıkmayacak bir sürede uygulanacaktır. Masal anlatıcılığı eğitimi de verilen bir programdır. Hikâye Anlatıcılığı Eğitimi, anlatıcının yeterli ve etkili anlatım kazanmasını sağlarken, dinleyicilerin de sıkılmadan, anlatıdan kopmadan bir bütünlük içerisinde mesajın tamamını almasını sağlamaktadır.

Çocukluğumuza ve yetişkinliğimize yüzyıllardır sızıp duran masallar aslında insanlığın hayal ufkudur. Masalların hem kuşaklar hem de farklı kültürler arasında akıp giden, esneyip katılaşan, evrilip yeniden kurulan bir yapısı olduğunun altını çizen hayli çalışma var.Tabi masallar aynı zamanda eğitim ortamlarımızın ayrılmaz bir parçasıdır.

Masal aslında her şeyden önce ve daha çok ses demek? Bu yüzden masal okunmaktan ziyade dinlenir. Biri anlatır, diğerleri dinler. Kısalığı, dili, yapısı buna uygundur. Gelgelelim sese karşı olan hassasiyetimiz, yaşımız ilerledikçe özellikle görme duyumuzun sürekli uyarılmasıyla geri planda kalmaya başlıyor. Buna rağmen masal o hassasiyeti yeniden yeniden yaşayacağımız mahrem bir alan. Masalları profesyonel bir anlatıcıya ya da seslendirme sanatçısına okutarak kaydetmek, evde, sınıfta çocuklara kayıttan dinletmek mümkün. Öğretmen de bir on dakika nefes alır, o da bir masal dinler. Ama öğretmenlerin kendi içlerinden geldiği gibi masal okumalarının/anlatmalarını yerini hiçbir şeyin tutmayacağı açıktır.

koca nine ile tilki

Örnek masal
Anadolu masalı örneği
Koca Nine ile Tilki Masalı

.: KOCA NİNE İLE TİLKİ :.
Bir varmış,bir yokmuş.Bir koca nine varmış.Bu ninenin tek ineği varmış.Bu inekten sağdığı sütü satar geçinirmiş.Bir gün,koca nine sütünü sağmış,külekle avlunun ortasına koymuş,işine gitmiş.Az sonra döndüğünde bakmış ki,süt yok,külek boşalmış.Bir böyle,beş öyle,bunun sebebini bir türlü anlayamamış.Bir sabah,sütü sağdıktan sonra,küleği yine avlunun ortasında bırakıp bir köşeye gizlenmiş, beklemeye başlamış.Bakmış ki bir tilki küleğe yanaşıp sütü içiyor.Hemen satırı kapmış nine,tilkinin kuyruğuna indirmiş,koparmış tilkinin kuyruğunu.Tilki koca nineye yalvarmış:
Nine,kuyruğumu veeer.Nine de :
Yoook,vermem.Kafir,sen benim sütlerimi nasıl içersin?demiş.Tilki yine :
Nine,nine kuyruğumu ver,diye yalvarınca,nine :
Git sütümü getir,sana kuyruğunu vereyim,demiş.
Tilki koyuna gitmiş :
Koyun kardeş,bana süt ver.Nineye vereyim,kuyruğumu alayım,diye yalvarmış.Koyun da demiş ki :
Sen git bana ot getir,ben de sana süt vereyim.
Tilki çayıra gitmiş :
Çayır,çayır bana ot ver.Koyuna vereyim,koyun bana süt versin.
Çayır demiş ki :
Git bana kızları al getir,üstümde oynasınlar.Ben de sana ot vereyim.
Tilki kızlara gitmiş :
Kızlar,kızlar.Gelin çayırda oynayın,çayır bana ot versin.Otu koyuna vereyim,koyun bana süt versin.Sütü nineye vereyim,nine bana kuyruğumu versin.
Kızlar demiş ki :
Git bize inci getir,oynayalım.
Tilki kuyumcuya gitmiş :
Kuyumcu kardeş,kuyumcu kardeş.Bana inci ver,kızlara vereyim.Kızlar çayırda oynasınlar, çayır bana ot versin.Otu koyuna vereyim,koyun bana süt versin.Sütü nineye vereyim,nine bana kuyruğumu versin.
Kuyumcu demiş ki :
Git bana yumurta getir,sana inci vereyim.
Tilki tavuklara gitmiş :
Pullu pullu tavuklar.Bana yumurta verin,kuyumcuya vereyim.Kuyumcu bana inci versin, kızlara vereyim.Kızlar çayırda oynasın, çayır bana ot versin.Otu koyuna vereyim,koyun bana süt versin.Sütü nineye vereyim,nine bana kuyruğumu versin.
Tavuklar demişler ki :
Git bize mısır getir,sana yumurta verelim.
Tilki gitmiş mısır tarlasına :
Tarla tarla,bana mısır ver,tavuklara vereyim.Tavuklar bana yumurta versin,kuyumcuya vereyim.Kuyumcu bana inci versin,kızlara vereyim.Kızlar çayırda oynasın.Çayır bana ot versin,koyuna vereyim.Koyun bana süt versin,nineye vereyim,nine bana kuyruğumu versin.
Tarla demiş ki :
Git bana su getir,sana mısır vereyim.
Tilki gitmiş dereye :
Dere,dere bana su ver.Tarlaya vereyim.Tarla bana mısır versin,tavuklara vereyim.Tavuklar bana yumurta versin,kuyumcuya vereyim.Kuyumcu inci versin,kızlara vereyim.Kızlar çayırda oynasın.Çayır ot versin,koyuna vereyim.Koyun bana süt versin,nineye vereyim.Nineden kuyruğumu alayım.
Tilki dereden suyu almış,tarlaya vermiş.Tarladan mısırı almış,tavuklara vermiş.Tavuklardan yumurta almış,kuyumcuya vermiş. Kuyumcudan inci almış,kızlara vermiş.Kızlara çayırda oynamışlar.Çayırdan otu almış,koyuna vermiş.Koyundan sütü almış,nineye vermiş. Nineden kuyruğunu almış,yorgun ama mutlu bir şekilde çıkmış,gitmiş.

Küçük Kaplumbağa Yavrusu Masalı

Bir varmış bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş, develer tellal iken pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ninem eşikte şıngır mıngır oynar iken, annesiyle yaşayan küçücük bir kaplumbağa yavrusu varmış. Anne kaplumbağa, her gün yavrusunu gezmeye çıkarır ona ormandaki tehlikeleri anlatırmış. Minik kaplumbağa da çevresindeki hayvanları görünce onlar gibi koşmak, yüzmek, hatta uçmak istermiş.

Günlerden bir gün, annesiyle yürüyüşe çıkan yavru kaplumbağa:

“Anne şurada yiyecek gördüm, gidip alabilir miyim?” demiş.

Annesi de:

“Git ama, çabuk dön,” demiş.

Kaplumbağa yavrusu, annesinden ayrıldıktan sonra uzun bir süre geçmesine rağmen geri dönmemiş. Yavrusundan iyice ümidini kesen anne kaplumbağa meraklanmaya başlamış. Bir süre daha bekledikten sonra, yavrusunu bulmak için yollara düşmüş. O tarla senin, bu tarla benim derken aramadık yer bırakmamış. Aramaya devam ederken bir domuzla karşılaşmış ve ona:

“Domuz kardeş, buralarda küçük bir kaplumbağa yavrusu gördün mü?” diye sormuş.

O sırada karpuz yemekte olan domuz:

“Himm, bir düşüneyim. Karşıdaki karpuz tarlasında bir kaplumbağa görmüştüm. Yanında da kurt mu, yoksa tilki mi vardı bilmiyorum. Fakat yanında bir hayvan daha vardı,” demiş. Bu sözleri duyan anne kaplumbağa:

“Eyvah, bu canavar benim yavrumu çoktan yemiştir,” diyerek hemen karpuz tarlasına doğru yok almış. Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, sonunda bir karpuz tarlasına varmış. Tarlanın her tarafına bakmış, fakat eşekten başka hiçbir şey görememiş. Sonra da eşeğin yanına varıp:

“Eşek kardeş, eşek kardeş, buralarda küçük bir kaplumbağa gördün mü?” diye sormuş.

Eşek, önce kulaklarını dikmiş sonra:

“Gördüm gördüm ama sen aramakta biraz geç kaldın. Senin söylediğin kaplumbağa az önce yanında bir tilki ile şu tepeye doğru tırmanıyordu,” demiş.

Anne kaplumbağa, hemen eşeğin gösterdiği tepeye doğru ilerlemiş. Biraz gittikten sonra ağacın tepesinde fındık yiyen bir sincaba rastlamış. Kaplumbağanın telaşı yüzünden okunuyormuş. Sincap merak edip sormuş:

“Hayrola kaplumbağa kardeş, acelen ne böyle, nereye gidiyorsun?”

Anne kaplumbağa cevap vermiş:

“Sincap kardeş, başıma gelenleri sorma. Galiba tilki benim yavrumu kaçırmış. Herhalde, dağın tepesindeki kartala verecek,” demiş.

Fındık kırmayı bırakan sincap:

“Bak şunun yaptığına. Ama sen hiç üzülme kaplumbağa kardeş, şimdi ben onlara öyle bir oyun oynayacağım ki, hem yavrunu kurtaracağız, hem de onlara iyi bir ders vereceğiz,” demiş. Daha sonra da bir sıçrayışta ağaçtan aşağıya inmiş ve kaplumbağaya dönerek:

“Sen şu çalıların arkasına saklan ve beni bekle,” demiş. Sonra da iki sıçrayışta yavru kaplumbağa ile tilkinin bulunduğu yere varmış.

Tilkiyi görünce:

“Hey tilki kardeş, sana güzel haberlerim var,” demiş.

Tilki homurdanarak:

“Ne söyleyeceksen çabuk söyle. Benim işim var,” diye karşılık vermiş.
Sincap:

“Şurada, evinden kaçmış bir kaç tavuk var. Hem de ağzına layık. Gidip çalalım, kendine güzel bir ziyafet çek. O yavru kaplumbağayı da şuraya bir yere sakla, sonra işini bitirirsin,” demiş.

“Tavuk” lafını duyan tilki artık durabilir mi? Hemen sincabın yanına koşup:

“Önüme düş de şu tavukları görelim,” demiş.

Sincap önde tilki arkada, bir ağacın altına varmışlar.

Tilki:

“Hani, tavuklar nerede?” diye sorunca, Sincap:

“Şurada, çalılıkların arasında saklanıyorlar. Haydi git yakala,” demiş.

Tilki, dudaklarını yalayarak:

“Kendime nefis bir ziyafet çekeceğim,” demiş ve hemen çalıların arasına dalmış. Ancak dalmasıyla birlikte avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış. Çünkü tavukları yakalamak için girdiği çalılıkların arası büyük dikenlerle doluymuş. Bu dikenler tilkinin vücuduna batmış. Sincap ise kahkahayı bastıktan sonra:

“Bu sana iyi bir ders olsun. Bundan sonra kendinden küçük olanlara sakın ha kötülük yapma,” demiş.

Anne kaplumbağa ile yavrusu, birbirlerine kavuşmuşlar. Yaptıklarına çok pişman olan yavru kaplumbağa da annesine bir daha izinsiz bir yere ayrılmayacağına söz vermiş.

Küçük Kaplumbağa Yavrusu Masalımız burada bitmiş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir